MAKEDONYA GÖÇMENLERİ
               
 
              Makedonya; Türkiye’nin ve Türklerin her daim sempati duyduğu ülkeler arasında yer alıyor.  Her ne kadar ortak bir kültürden söz edilemese de, bu ülke ile Türk kültürünün benzer yönleri  günümüzde şehirlere dahi yansımış durumda. Öncelikle bir Balkan ülkesi olması ve sonrasında hem Türkler hem de Müslümanlar ile iyi ilişkiler içinde bulunmaları hatta sahip olduğu Müslüman nüfus, bu iki ülkeyi dost kılıyor. Yugoslavya egemenliği altında yaşadığı dönemlerde dahi asimile  olmadan kültürünü koruyan ülkenin halkına Türkiye’de  de rastlamanız mümkün. Hatta sadece ülkemizde değil, dünyanın pek çok  bölgesinde yaşayan Makedonlar mevcut. 
              Peki, neden? İşte bu sorunun tek  yanıtı göçlerdir. Çok eski yıllardan  bu yana Makedon halkı çok sayıda  ülkenin mensubu gibi kendi vatanını terk etmek durumunda kalmıştır. Savaşlar,  ekonomik krizler, baskılar ve daha pek çok neden, insanları hiç istemeseler de  vatanlarını ve topraklarını terk etmek zorunda bıraktı. 
              Yaşam koşulları nedeniyle çareyi  farklı ülkelerin kanatları altına sığınmakta bulan Makedonlara ülkemizde de rastlayabilirsiniz. Genellikle Istanbul, Ankara gibi büyük şehirlere  yerleşen Makedonya göçmenleri, genellikle yaşam için aynı semtleri tercih  ediyor. Böylece hem kültürlerinden hem de birbirlerinden kopmadan, asimile  olmadan hayatlarını sürdürüyorlar. Makedonya  göçmenlerinin öyküleri günümüze dek pek çok filme, şarkıya ve kitaba konu  olmuştur. Bunlardan biri de 2011 yılında çekilen ve 1950’li yılların başlarında  Eskişehir’e göç ederek bu kentte yaşama tutunmaya çalışan Makedonya göçmenlerinin anlatıldığı sinema filmidir. 
              Tarihime 93 Harbi olarak da geçmiş  olan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı yıllarında  başlayan göçler, halen sürüyor. Balkan topraklarından Anadolu topraklarına  başlayan toplu göç hareketi uzun yıllar devam etti. 
  
  Ülkemizde Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte göçler bu kez aile düzeyinde veya ferdi  olarak devam etti. Aslında göçmenlerin vatan özlemi dışında pek  pişmanlıklarının olmadığı gözlemlenebiliyor. Son derece rahat ettikleri  ülkelerden istemeleri halinde tekrar Makedonya’ya dönebilirler. Ancak ikinci kez düzenlerini bozmak ve yaşamlarını baştan  aşağıya değiştirmek istemiyorlar. 
   
 
              Kültürlerini korumak istemeleri,  dayanışmaları ve birbirleriyle iletişimlerini sürdürmelerinden de net bir  şekilde anlaşılabiliyor. Yaşadıkları kentlerde dernekler kurup zaman zaman  paylaşımlarda bulunuyor ve çeşitli etkinliklerde bir araya geliyorlar.  Derneklerin en aktif oldukları etkinlikler ise vatan özlemini giderdikleri  gezilerdir. Yılın belirli dönemlerinde “hasret” gezileri düzenliyor ve  ülkelerini ziyaret ediyorlar. Ülkelerindeki gelişmeleri de yakından takip  ediyorlar. Bu ülkede okuyan öğrenciler,  eğitim hayatlarına başlamadan önce dernekleri de ziyaret edebilirler. 
  Makedonya’da nasıl bir öğrencilik geçireceklerine dair en sağlıklı bilgileri ülkemizde yaşayan Makedonlardan da öğrenebilirler. Bu ülkenin sıcak insanları Türk gençlerine her fırsatta kendi ana  vatanlarında yani Makedonya’da  üniversite okumalarını öneriyor. Hem ülkelerinde son derece kaliteli bir eğitim veriliyor olması  hem de iki ülkenin kültürleri arasındaki benzerlikler, onların Türk gençlerine böyle bir tavsiyede  bulunmasını sağlıyor.
MAKEDONYA GÖÇMENLERİ